Merhabalar,
Mayıs ayını ne çok severim diye başlamak isterdim söze.
Güneşli günlerin, güzel haberlerin müjdecisi gibi gelirdi hep bana. Ama öyle büyük bir acıyla sarsıldık ki, artık Mayıs ayı hep kömür karası kazınacak hayatlarımıza.
Soma'da kaybettiğimiz, o kalpleri tertemiz emekçilerimize Allah'tan rahmet, geride kalanlarına sabır ve baş sağlığı dilemek istiyorum.. Söylemek istediğim onlarca, yüzlerce, binlerce şeyi içimdeki fırtınalara gömüp, yazının bu kısmını bu şekilde bitiriyorum.
**********************************************************************************************
Bu ay, ilk yazımda da bahsetmiş olduğum üzere neredeyse tüm PR işlerimi üstlenmiş, her yerde reklamımı yapmayı görev bilen güzel insan Ayşe Hanımın doğum günü vardı. Keyfimin yerine gelmesi epey zaman aldığından kendisine söz verdiğim kapkekleri hazırlamakta geciktim. Ama Mayıs ayı bitmeden de, güzel bahar aylarına yakışan tazecik limonlu kapkeklerimi pişirdim. Ofisce afiyetle yedik!
Kapkekler yine bir Peggy Porschen tarifiydi. Butik Pastacılık kitabından..
Bu sefer kremanın kıvamını da tutturmayı başardım ve bu beni çok mutlu etti!
Burada hafta içi izlediğim Anna Olson'ın programında verilen püf noktasının da payı oldu sanırım. "Krema sıkma torbasını ortasından tutmayın ki elinizin ısısıyla krema siz sıkarken yumuşamasın" dedi Anna'cım :) Bunu okuyan bi'çok kişi "Pes artık! Bunu bilmiyor muydun?" demiş olabilir, ama inanın hem bilmiyordum hem de düşünememiştim ^.^
Krema sıkma torbasını sadece arkasından ve sıkma ucundan tutmak suretiyle kavrayınca gerçekten sıkarken kremamın kıvamı hiç bozulmadı! Bunun yanı sıra, hazırladığım kremayı kısa süre de olsa dolapta bekletirken bu kez üstünü kapatmadım. Böylece daha önceden yaşadığım terleme problemi de ortadan kalktı ve ben de sonuçtan oldukça keyif aldım!
Kendime güzel kapkek kağıtları / kapsülleri alırsam kapkeklerin kağıtlı fotoğraflarını da çekicem. Şimdilik bu haliyle daha fotojenik oluyorlar bence ^.^
Sevgiyle kalın!
Öperekten....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder